AYPA-TV ist laut Guinness Buch der Rekorde "Der kleinste Fernsehsender der Welt"  =  AYPA-TV Guinness Rekorlar Kitabina göre "Dünyanin En Kücük Televizyon Kurumudur".  

AYPA Presse- & Werbeagentur + AYPA-TV
Dipl.-Ing. Ali YILDIRIM
D-13585 Berlin, Neuendorfer Str. 101 / VH. 2. OG.
Tel.: + 49 30 2427272 - +49 177 2427272 - Fax: +49 30 3732066
e-Mail: AYPA@AYPA.net
  -  Ali@AYPA.net

  AYPA  
  AYPA-TV  
  Presseagentur  
  Werbeagentur  
  AYPA e.V.  
  AYPA-SHOP  
     
  Atatürk  
  Uğur Mumcu   
  Aziz Nesin  
     
  Tercüman  
  Dolmetscher  
  Übersetzer  
     
  Spandau  
  Berlin  
  Deutschland  
  Almanya  
  Türkiye  
  Türkei  
  İstanbul  
  Alman Lisesi  
     
  Avrupa         AB  
  Europa              EU  
     
  Medien  
  Medya          MiM  
     
  Ausländerbeirat  
  KaliMerhaba  
  MultiKulti  
  Zuwanderung  
  Migration  
  Integration  
  Göç          Uyum  
  Kanunlar  
  Gesetze  
     
  Vereine        NGO  
  Dernekler    DiK  
  TDK e.V.  
  ATGB e.V.  
  AAKM-Cemevi  
  Aleviyol  
  ADD-Berlin  
  Milli Görüş  
     
  EURO-ISLAM  
     
  Parteien  
  Partiler  
  SPD       SPanDau  
  AG-Migration  
  Wahlen  
  Seçimler  
     
  TOP-Links  
     
  Kim Kimdir?  
  Wer ist wer?  
     
  AraBul=Suchen  
     
  Künye  
  Impressum  
  Ali@AYPA.net  
 

 31.12.96 - 15.07.2003
 

 










Sivas - 02.07.2003 - Cumhuriyet  Sivas
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BEN YANMASAM
SEN YANMASAN
BİZ YANMASAK
NASIL ÇIKAR
KARANLIKLAR AYDINLIĞA..
Nâzım Hikmet

"KARİKATÜRK" DERGİSİ "SIVAS KATLİAMI" SAYISINDAN

Cumhuriyet 05.07.2003
 

ESİNTİLER / ZEYNEP ORAL

Fazıl Say'ın 'Metin Altıok Oratoryosu', içimizdeki acıyı, hüznü ve isyanı çığlığa dönüştürdü

Bir çığlık karışır rüzgâra

Sahnenin önündeki metronomun 37 vuruşuyla başlayan 'Metin Altıok Oratoryosu' yine metronomun 37 vuruşuyla sona erdi. Ve o anda Açıkhava Tiyatrosu toptan ayağa kalktı. Alkışlar dinmek bilmiyordu. Fazıl Say, bu çok zor, çok yoğun, çok etkileyici eserle bir kez daha kendini aşmıştı.

Günlerden 2 Temmuz'du. Sıvas'ta, Pir Sultan Abdal Şenlikleri'nde, aralarında şairlerin, yazarların, sanatçıların bulunduğu 37 kişi, 37 insan, ''cihat çağrısı'' yapan, şeriat yanlısı yobazlarca Madımak Oteli'nde yakılarak öldürüldü. Gericilerin şiddet gösterisi katliamla sonuçlandı.

Ortaçağ'da değildi. Yüzyıllar önce değildi... On yıl önce, 1993'teydi.

***

Günlerden 3 Temmuz. Açıkhava Tiyatrosu ağzına dek dolu. Oturacak yer bulamayanlar, merdivenleri doldurmuş. Fazıl Say 'ın ''Metin Altıok Oratoryosu'' nu dinlemeye hazırlanıyoruz... Önceki akşamdı.

Aklımda Fazıl Say'ın sözleri: ''Bestelediğim eserde, Sıvas'ta can veren onca sanatçıdan yalnızca birini seçmiş olmamın belirli nedenleri var. Metin Altıok, orada can veren aydınlarımızın bir simgesi olmakla kalmaz, şiir geleneğimizin de bir simgesidir..''

37 vuruş

Sonunda ışıklar söndü. Şef İbrahim Yazıcı, viyolonsel ağırlıklı Oda Orkestrası, 70 kişilik Kültür Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu, solistler Zuhal Olcay, soprano Burcu Uyar, çocuk solist Kıvanç Tire ve piyanonun başında Fazıl Say yerlerini aldı. Fotoğrafçıların fotoğraf çekmeleri için, sanatçıların sahnede dimdik kıpırdamadan durdukları birkaç saniye, yalnız bana değil, tüm izleyicilere de hiç bitmeyen bir saygı duruşu izlenimi verdi.

Ve oratoryo... Nasıl başladı biliyor musunuz? Sahnenin en önündeki bir metronomun vuruşlarıyla başladı. Tam 37 vuruş! 37 can, geldi yüreğimize yerleşti. (Metronom zamanların düzenlenmesini sağlar, oysa Madımak Oteli'nde zaman durmuştu!)

İlk notalar, Âşık Veysel 'in Sıvas'ını çağrıştırırken, ''Dalmış kendi kendime'' başlıklı ilk bölümde Metin Altıok anlatılıyordu. Arkadaki perdeden şairin dizelerini okuyabiliyor, kendi çizdiği desenleri, fotoğraflarını görüyorduk. ''Düşerim'' şiiriyle müzik ''patlıyor''. ''Yıkıcılar Geldiler'' şiirinde, Zuhal Olcay'ın söylediği şiir ve şarkıda, daktilo sesleri müziğin yerini alıyordu. ''Rüzgâr'' da Kıvanç Tire'nin kırılgan çocuk sesi, bizi şairin çocukluğuna götürüyor, ''Yalnızlık'' ta ise koloratur soprano Burcu Uyar'ın olağanüstü sesi bir çığlığa dönüşüp rüzgârlara (koroya) karışıyordu.

İkinci bölüm ''Bingöl soneleri'' nde, şairin Bingöl'de yazdığı şiirler yorumlanıyordu. İçimizdeki çığlığı ve isyanı büyüten o mükemmel koroydu. ''Ben buraya bebe hakkı için geldimdi / ben kimdim unuttum, bebeler kimdi'' bölümü yaşamım boyunca beni terk etmeyecek anlardı. İçimdeki hüzün isyana dönüşüyordu!

Üçüncü bölüm ölüme ilişkindi.

Güvercin çırpınışı

Şef İbrahim Yazıcı, Fazıl'ın bestesini ve orkestra seçimini öyle güzel anlatmış ki program kitapçığında, buraya almadan edemiyorum:

''Bu kez dışa dönük 'Nâzım' da olduğu gibi dev bir orkestra yerine, içe kapanık küçük bir çalgı topluluğu kullanmış bestecimiz. Çoğu koyu renklerle, ama isyan anlarında en trajik, insan sesi dokusunda çığlıklar işittiren beş viyolonsel; şiirlerin derinliğini müzikteki armonik derinlikle vermeyi üstlenen bir kontrbas; içten fışkıran çığlıkları, bizim de içimizde sakladığımız feryatları yansıtan trompetler ve bir trombon; hüzünlü ses rengiyle kavalı anımsatan alto flüt; çocuk saflığı ve berraklığıyla bir flütün yanı sıra 'güvercin çırpınışını' canlandırarak eserde sürekli biçimde huzursuzluğu yansıtan bir piccolo flüt... Ve yerine göre rüzgârı, yerine göre yürek atışlarını dile getiren iki vurmalı çalgılar sanatçısı...''

O ''güvercin çırpınışı'', ''leit motif'' olarak tekrarlandıkça çırpınan yüreklerimizdi.

Son bölüm ölüm üzerineydi. Üç solistin birbiriyle kucaklaşan sesleri, koronun dinmeyen rüzgârı, viyolonsellerin feryatları, piyanonun sonsuz gerilimi ve vurmalı çalgıların kalp atışları duracaktı...

Eser, sahnenin önündeki metronomun 37 vuruşuyla sona erdi.

Ve o anda Açıkhava Tiyatrosu toptan ayağa kalktı. Alkışlar dinmek bilmiyordu.

Fazıl Say, bu çok zor, çok yoğun, çok etkileyici eserle bir kez daha kendini aşmıştı.

Yine yasaklar

Daha önce söylemedim, keyfinizi kaçırmamak için. Daha konser başlamadan önce o lanet olası haber yayılmıştı ağızdan ağıza. Son bölümde perdeye yansıması tasarlanan birkaç dakikalık ateş, yangın, duman görüntüleri son anda yasaklanmıştı. Oysa şiir, müzik, teatral ve görsel öğeler bir bütün oluşturuyordu.

Kim mi yasaklamıştı? Sağlıklı bir bilgi alamadım. Kültür ve Turizm Bakanı deniyordu. Başbakan özellikle İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'ndan rica etti deniyordu. Eserde görev alan koro Kültür Bakanlığı'na bağlıydı ve koroya ancak o görüntüler çıkarılırsa izin verilmişti...

Anlamadığım çok şey var: Yani o görüntüleri yasaklamakla Sıvas katliamı olmamış mı sayılacak? Unutulacak mı? Canileri affetmenin yolu mu hazırlanıyor? Daha önceki akşam Madımak yangını çeşitli televizyon kanallarında gösterilmedi mi?

Fazıl Say'ın eseri, bence değerinden hiçbir şey yitirmedi bu yasakla! Değerini yitiren, sanata ve sanatçıya bu saygısızlığı yapanlar!

Perdedeki ateş ve dumanı yasaklamak kolay. Önemli olan yaşamda, insanların düşüncelerinden dolayı yakılmasını yasaklamak!

Metin Altıok'un son dizeleri hâlâ kulağımda: ''Bir yarım umuttur elimizde kalan, / Göğüslemek için karanlık yarınları.''

Başta Fazıl Say olmak üzere, emeği geçen tüm sanatçıları kutluyorum. Ve karanlık yarınları göğüslemek için verdikleri güç için de teşekkür ediyorum.

 

- AYPA.net/Sivas/2003 - 05.07.2003
- Cumhuriyet.com
- AleviYol.com
- Star - Musa Ağacık - 05.07.2003
- Hürriyet - Özdemir İnce - 05.07.2003
- Hürriyet - Özdemir İnce - 12.07.2003
- Hürriyet - Ertuğrul Özkök - 16.07.2003
- Hürriyet - Ertuğrul Özkök - 12.07.2003
- Hürriyet - Ertuğrul Özkök - 03.07.2002
- Hürriyet - Doğan Hızlan - 09.07.2003
- Milliyet - Can Dündar - 05.07.2003

- Milliyet - Derya Sazak - 13.07.2003
- Milliyet - Derya Sazak - 14.07.2003
- Milliyet - Mehmet Yılmaz - 15.07.2003
- Tercüman - Gülay Göktürk - 05.07.2003
- Sabah - Ahmet Hakan - 15.07.2003
- Akşam - Tuncay Özkan - 14.07.2003
- Akşam - Ayşe Önal - 16.07.2003

- Vatan - Haşmet Babaoğlu - 15.07.2003

 

 

Cumhuriyet 15.07.2003

DÜNYADA BUGÜN

ALİ SİRMEN

Sıvas'ı Unutturma!

Fazıl Say 'ın Metin Altıok Oratoryosu ile ilgili tartışma hâlâ sürüyor.

Tartışmayı kimileri de, başka bir boyuta çekerek, Sıvas olaylarını nasıl anmamız gerektiğini sorguluyorlar.

Önce bir noktayı vurgulayalım. Fazıl Say'ın da birçok konuşmasında bizzat belirttiği gibi, oratoryo Metin Altıok 'un sanatı ve kişiliğiyle ilgilidir, salt Sıvas katliamı ile değil.

Dünya çapındaki sanatçımız, yürekten toplum adamı olan genç Fazıl Say, aynı zamanda bu oratoryo ile birlikte, orada yakılan öbür 36 kişiyi de anmak amacında olduğunu, babasının yakın dostu, kendisinin de tanışı olan Metin Altıok'u simge olarak seçtiğini de belirtiyor.

Kısacası oratoryo Metin Altıok'un kişiliği ve sanatını anlatırken onu simge olarak alıp, kendisiyle aynı üzüntüyü, toplumumuz adına da utanç verici kaderi paylaşan insanları da anmayı amaçlamış bulunmaktadır.

Fazıl Say'ın hiç tereddüde yer bırakmayacak berraklıktaki açıklamalarından sonra, olayın ertesinde yazılan bir kısım yazılar anlamını kaybetmiş bulunmaktadır.

Zaten, Metin Altıok gibi bir şairi anarken onun 36 arkadaşı ile birlikte insancıl düşünce ve görüşlerinden dolayı yakılmasını es geçmek, ona ihanet etmekten başka bir anlam taşımaz.

Bu durumda ''Efendim, Altıok'u analım ama Sıvas'taki yangın ve ölüm görüntüleriyle toplumu infiale sevk etmeyelim'' yollu pestenkerani görüşlere iltifat etmeye imkân yoktur.

****

Toplum, eğer bu olayı anlamaz, onu anımsamaz, ona infial göstermezse tümüyle hapı yutmuş demektir.

Unutmayalım, bu kendiliğinden gelişmiş bir galeyanın sonucu değil, planlanarak yürürlüğe konmuş taammüden yapılmış bir kıyımdır. Hem de devletin seyirci kaldığı bir kıyım...

Buna tepki göstermeyen toplum, aynı suçun vebalini paylaşmak durumundadır.

Kültür Bakanı Erkan Mumcu 'nun, oratoryonun sonundaki görüntülere tepki göstermesi, insani açıdan değilse bile, kendi siyasi hesapları açısından doğaldır.

Çünkü Erkan Mumcu, bu cinayetin temelinde yatan Milli Görüş'ün egemen olduğu AKP iktidarının bakanıdır. Yarın öbür gün Sıvas canilerine af önerisine de parmak kaldırabilir.

Erkan Mumcu konusunda yanılmamak gerekir.

Ama İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'nın böyle bir sansür olayına alet olmasını anlamak imkânsızdır..

***

Sıvas katliamını bir uzlaşma ve hoşgörü ruhu içinde anmaya gelince:

Bunun için her şeyden önce, canilerin kendilerinin, onlara methaldar olanların, bizzat Sıvas halkının ve esnafının kendilerini temsil yeteneği olan kişiler aracılığıyla, olaydan duydukları üzüntüyü dile getirmeleri, ''katliamı'' kınamaları, yakılan insanları saygıyla anmaya hazır olmaları gerekir.

Ortada böyle bir durum yok.

Geçen yıl, bu yönde yapılan çağrılar üzerine, dostum Melih Aşık, ''Açık Pencere'' sinde durumu ele aldı ve açıklık getirdi.

M. Aşık sağ sol bütün kuruluşların ortak bir anma yapma girişimlerinin neden başarısızlıkla sonuçlandığı sorusunu sorduğu o günün CHP Sıvas İl Başkanı Adnan Çelik 'ten bakın ne yanıt alıyor:

''- Son tahlilde gördük ki, sağın asıl amacı bizi kullanarak bizim üzerimizden kendilerini affettirmek. Yoksa olayı gerçekten protesto etmek gibi bir dertleri yok. Asıl dertleri, bu olay nedeniyle uğradıkları ticari kayıpları ortadan kaldırmak.

- Bu kanıya nasıl vardınız?

- Mesela ortak bildiride, 'katliam' sözcüğü geçmesine karşı çıktılar, yerine 'facia' sözcüğünü koydular. Olayın mağdurlarına sahip çıkma önerimizi reddettiler. Bütün bunlar yetmezmiş gibi, bir de hapiste yatmakta olan katliam sanıklarını mağdur gibi göstermeye kalkınca aramızdaki ipler tamamen koptu. Çabaları katliamı kınamak değil. Olayın üzerini örtüp unutturmak.''

Bu gerçekler ortadayken acaba Sıvas katliamını unutturmak isteyenler neyi amaçlıyorlar dersiniz?

Devlet Çorum'u, Malatya'yı, Kahramanmaraş'ı unutmasaydı, Sıvas olayları olur ve yetkililer, kasta varan bir aciz içinde katliama seyirci kalır mıydı?

Sıvas'ı unutma, unutturma!

 

 

 

Der türkische Bednarz Süddeutsche Zeitung vom 11.06.2002
AYPA-TV heißt der kleinste Fernseh-sender der Welt, der Feinde hat wie ein ganz großer.
- Süddeutsche Zeitung vom  11.06.2002


 

 

Aufklärung ist der taz teuer TAZ vom 08.06.2002

Wer sich mit Sekten, Rechts-extremisten oder Islamisten anlegt, der braucht neben Recherchen, einen ambitionierten Verlag und guten Anwalt. Die Verteidigung journalistischer Freiheit kostet Geld.
- taz vom  08.06.2002
 

 

 Avrupa'da Bir Türk Gazeteci Cumhuriyet 14 Haziran 2002: AVRUPA'NIN ORTASINDA BiR TÜRK GAZETECi
Dünyanın en küçük televizyonu AYPA-TV'nin kurucusu olarak "Guinness Rekorlar Kitabı"na giren Ali Yıldırım'ın başka rekorları da var... 
- Gürsel Köksal'ın haberi
- Cumhuriyet Hafta 14.06.2002 

 

 

AYPA-TV Google Paperball  Casaba   Siyah-Beyaz Denktas Haber3 HaberTurk Turkiye-Avrupa Jurnal.net Medyakronik MedyaTava taz  Süddeutsche Zeitung  Morgenpost  Spiegel  Focus  xxxxx


 UĞUR MUMCU Ugur Mumcu (22.08.42 - 24.01.93) ve um:ag - Ugur Mumcu Arastirmaci Gazetecilik Vakfi icin TIKLAYINIZ
Uğur Mumcu (22.08.1942 - 24.01.1993) ve um:ag Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı Ankara 

AZİZ NESİNAziz Nesin (20.12.1915 - 06.07.1995) - Aziz NESiN VAKFI icin TIKLAYINIZ- Klicken für Aziz NESiN STIFTUNG
Aziz Nesin (20.12.1915 - 06.07.1995) ve Aziz Nesin Vakfı (Çocuk Cenneti) Aziz Nesin Stiftung  Çatalca

"Sahte Tutanak" Cumali Kangal "Sahte Tutanak" düzenledi mi?
TBB Sözcüsü Cumali Kangal "Sahte Tutanak" düzenledi mi?  

ATT ve Basın Özgürlüğü ATT ve BASIN ÖZGÜRLÜGÜ???
Almanya'daki Türklerin haklarını savunduğunu  iddia eden "ATT - Almanya Türk Toplumu -  Türkische Gemeinde in Deutschland - TGD" isimli derneğin Berlin'deki Genel Kurulu'nda  AYPA-TV'nin çekim yapması Genel Kurul Kararıyla ENGELLENDİ!!!

ATT ve TAZ 30.01.1998 AYPA-TV'nin ATT Genel Kurulu'nda engellenmesinin nedeni 30.01.1998 tarihli taz haberi olabilir mi?
AYPA-TV'nin ATT Genel
Kurulu'nda engellenmesinin nedeni 30.01.1998 tarihli taz haberi olabilir mi? 

Politik im Namen AllahsPolitik im Namen Allahs kann runtergeladen werden: 110 Seiten 4,2 MB
"Politik im Namen Allahs" isimli Claudia Dantschke, Eberhard Seidel ve Ali Yıldırım'ın yazdığı kitabın tamamını Ozan Ceyhun'un sayfasından indirebilirsiniz: 110 Sayfa 4,2 MB Almanca 

Alman Lisesi Alman Lisesi Istanbul - Deutsche Schule Istanbul
İstanbul Alman Lisesi ve öğrencileri ile ilgili bilgiler burada...



AYPA - Deutsch - Almanca AYPA - Türkce - Türkisch

Yeminli Tercüman = 
Beeidigter Dolmetscher

Direkt zum AYPA-Shop
Yeminli Tercüman = 
Beeidigter Dolmetscher
Yeminli Tercüman = 
Beeidigter Dolmetscher
"Politik im Namen Allahs" isimli Claudia Dantschke, Eberhard Seidel ve Ali Yıldırım'ın yazdığı kitap
ATGBATGB Avrupa Türk Gazete-ciler Birliği kuruldu. Ayrıntılı bilgi için tıklayınız.

MODAPAModapa Türkiye aydınlat-ma sek-töründe faaliyet göstermekte ve Bega, Limburg, Boom ve Jung gibi aydınlatma armatürü ve anahtar-priz üreticisi firmaların Türkiye tek temsilciliğini yürütmektedir.
Nazım Hikmet'i anma etkinlikleri için buraya tıklayınız.





AYPA AYPA 



 © 2002 AYPA - Dipl.-Ing. Ali YILDIRIM - D-13585 Berlin, Neuendorfer Str. 101 / VH. 2. OG 
Tel.: +49 30 3366666 - 2427272 Handy: +49 177 2427272 - Fax: +49 30 3732066
e-Mail: AYPA@AYPA.net