Basın
Bildirisi
Türkiye
Araştırmalar Merkezi Heyeti, “Ekonomik Kriz ve
Almanya’daki Türklerin Türkiye’ye Olası Katkıları”
isimli raporu Hükümet Yetkilelerine Sundu
Essen,
17.04.2001
Türkiye
19 Şubat 2001’den bu yana son derece zor günler
geçirmektedir. Türkiye’deki Türk insanı gibi
Avrupa Birliği’nin değişik ülkelerine dağılmış
olan 3,4 milyon Türk de Türkiye’deki ekonomik
krizi ve bunun doğurduğu olumsuz gelişmeleri büyük
bir kaygıyla izlemektedir. Kurulduğu 1985 yılından
bu yana Almanya ve Avrupa’daki Türklerin ekonomik,
sosyal, hukuki ve toplumsal gelişmeleri konusunda
bilimsel çalışmalar yürüten Türkiye Araştırmalar
Merkezi, Almanya’da yaşayan Türklerin yaşanan
ekonomik krizin ve likidite sorununun aşılmasında
bir katkılarının olup olamayacağı konusunu
inceleyerek bu kesimin birikimlerinin Türkiye’ye
kanalize edilmesi doğrultusunda neler yapılması
gerektiğini, “Ekonomik Kriz ve Almanya’daki Türklerin
Türkiye’ye Olası Katkıları” isimli bir rapor
halinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
yetkililerine sunmuştur.
Raporda
başvurulan kaynaklar Türkiye Araştırmalar
Merkezi’nin geçtiğimiz yılın ikinci yarısı
ve içinde bulunduğumuz yılın başından bu yana
Almanya’daki Türkler arasında değişik
kapsamlarda gerçekleştirdiği temsili telefon
anketlerinin sonuçlarına dayanmaktadır. Bu rapor,
Almanya’daki Türklerin göç tarihine kısa bir
bakıştan sonra, bu kesimin ekonomik
potansiyellerini, gelir, yatırım ve tasarruf
profillerini sergilemektedir. Raporun son kısmında
ana bulgular özetlenmiş ve bu bulgular doğrultusunda
Türkiye Araştırmalar Merkezi’nin önerileri
sunulmuştur.
“Ekonomik
Kriz ve Almanya’daki Türklerin Türkiye’ye Olası
Katkıları”
isimli
Raporun Sonuçlarına Genel Bakış
Almanya’da
yaşayan Türkler göç sürecinde heterojenleşen
yapılarını doğal olarak yatırımlarına da yansıtmaktadırlar.
Diğer bir deyişle, Almanya’da yaşayan insanlarımızın
tasarruflarını Türkiye’ye yönlendirmelerini sağlamak
için dört temel noktayı gözetmek gerekmektedir:
a)
Devlet
güvencesi verilmesi: Türkiye Araştırmalar
Merkezi’nin araştırmalarında Almanya’daki Türk
insanının Türkiye’deki yatırımlara yönlenirken,
riskli yatırımlardan ziyade getirisi görece az da
olsa devlet güvencesi olan yatırımlara özel önem
atfettikleri ortaya çıkmaktadır.
b)
Sunulan
yatırım imkanının Almanya’daki yatırım
alternatiflerine kıyasla en azından aynı, optimal
durumda ise daha yüksek oranlarda karlılık
vaadetmesi: Döviz darboğazı dönemlerinde
Almanya’daki Türklerin dövizlerini Türkiye’ye
çekme çabaları gündeme geldiğinde geçmiş dönemlerde
bu insanların vatan hasreti ve sevgilerinin döviz
göndermeye yeterli olacağından hareketle bir
feragat beklenmiştir. Geçmiş dönemlerde bu yöntem
kısmen faydalı olmuştur. Ancak bu günümüzde
giderek geçerliliğini yitirmektedir. Çünkü
Almanya’da yaşayan insanlar artan konsolosluk işlem
ücretleri ve çözüme kavuşturulamayan sorunlarından
dolayı „döviz makinası“ olarak suistimal
edildiklerini düşünmektedirler. Buna ek olarak yaşadıkları
toplumda giderek artan oranlarda değişik karlar
vaadeden yatırımlara yönelmeyi öğrenmişlerdir.
Artık geri dönüşe endeksli bir yaşam sürmemekte
ve tek yönlü klasik misafir işçi yatırımlarından
uzaklaşmaktadırlar.
c)
Sunularda
diğer yatırımcılarla eşit muamele
d)
Almanya’daki
Türklerin yatırımcı profilleri gözönünde
bulundurularak çok sayıda değişik yatırım
paketlerinin hazırlanması: Araştırmalar açıkça
göstermektedir ki, kısıtlı sayıdaki yöntemlerle
geniş kitlelerin Türkiye’ye yöneltilmesi mümkün
değildir. Bu nedenle değişik hedef gruplarına göre
alternatif paketlerin hazırlanması faydalı
olacaktır. Burada örneğin dar gelirli kesimler için
düzenli aylık taksitli, uzun vadeli,
belki belirli meblağlarda başlangıç ödemesi
öngörülen kooperatif ödemeleri yöntemi gibi yöntemler
uygulanabilir. Bu yolla uzun vadeli de olsa düzenli
ve hesaplanabilir bir döviz akışı garantilenmiş
olacaktır. Maddi durumu iyi olanlara ise büyük
meblağlı, kısa vadede yüksek getirili
alternatifler sunulabilir.
Raporda
Sunulan Öneriler
Federal
Almanya’da yaşayan ve çoğunlukla bu ülkeye
yerleşme sürecinde olan Türk vatandaşları ve
Alman uyruğuna geçmiş Türklerin tasarruflarının
Türkiye’de değerlendirilmesini teşvik için aşağıda
sayılan yöntemler Hükümet yetkililerine öneri
olarak sunulmuştur:
1.
Almanya’daki vatandaşlarımızın yakından
tanıdığı ve güvenceli bir yatırım olanağı
olarak rahatlıkla benimseyeceği THY ve Türk
Telekom gibi kuruluşların özelleştirilmesinin
halka arz yöntemiyle yapılması ve Almanya’daki
Türklere hisse alma imkanı sunulması
2.
Emlak Bankası ve devlet lojmanlarının ve
hazine arazilerinin peşin ödenecek döviz karşılığında
satış değerinden indirim yapılarak satılması
3.
Merkez Bankasına yapılan yatırımlara ödenecek
meblağların vergilendirilmesinin –her iki ülkede
de- asgariye
indirilmesine olanak tanıyacak bir model bulunması
ve faizlerinin yukarı çekilmesi
4.
Devlet tahvillerinin döviz karşılığında
çekici faizlerle ve örneğin iki ya da üç yıllık
vadelerle ve yıllık faiz ödemeleriyle dış
piyasaya sunulması
5.
Uzun vadeli ve aylık taksitlerle, ölüm anında
Türkiye’deki veya Almanya’daki yakınların
faydalanmasına imkan tanıyan, vade sonunda ölüm
olmaması durumunda döviz cinsinden toplu geri ödemenin
yapıldığı devlet garantili hayat sigortası
modellerinin geliştirilmesi.
6.
Kısa, orta ve uzun vadeli toplu döviz
hesaplarına döviz bazında, yatırılan sermayenin
büyüklüğüne ve vadesine göre tedricen artan
oranlarda aylık faiz ödemeli tasarruf paketlerinin
geliştirilmesi (örneğin şimdi ödenecek her DM
100.000.- karşılığında 18- 24 ay sonra başlayacak
aylık DM 1.000.- lık ödeme)
7.
En kolay yatırılacak para aile bütçesinden
doğrudan çıkmayacak para olduğu düşünülerek
ebeveynlerin çocuklar için devlet kasasından aldıkları
paraların uzun vadeli yatırıma dönüştürülmesi
için tasarruf paketlerinin geliştirilmesi.
Ebeveynler eğitimde bulunması kaydıyla 24 yaşına
kadar ilk ve ikinci çocuk için her ay 270 DM,
üçüncü çocuk için ise 300 DM aylık çocuk
parası almaktadırlar. Bu durumda çocuk başına yılda
3.240 DM, 10 yılda ise 32.400 DM tutmaktadır.
Almanya’daki 800.000‘in üzerindeki toplam kitle
arasından 300.000 çocuk için tasarruf imkanı oluşturulduğu
varsayılırsa, bu kalem yılda 972 milyon DM,
10 yılda 9,72 milyar DM tutarında ana para
akışı gerçekleşecektir. Bunun karşılığında
10 –12 ve 18 yıllık ödeme şekilleri geliştirilebilir.
Burada önemli olan Almanya’da var olan benzeri
tasarruf modellerinin getirisinin üstünde bir
getiri sunmak ve bunu
tanıtmaktır.
8.
Turizmde „Tatilini Türkiye’de geçir ve
bir Alman getir kampanyası“ başlatılması
9.
İşadamlarına dönük olarak „Gereksinimlerini
bu yıl Türkiye’den karşıla kampanyası“ başlatılması“
Özellikle Almanya’da yerleşik olan gıda
maddeleri ithalatçıları ve toptancıları ürünlerinin
büyük bir çoğunluğunu AB ülkelerinden temin
etmektedirler. Bunun yerine mümkünatınca Türkiye’den
ithal etmeleri doğrultusunda yönlendirmek aynı
zamanda restoran
v.b. işletme sahiplerine, örneğin Fransız şarabı
yerine Türk şarabı sunmaları doğrultusunda
kampanyalar başlatmak az da olsa Türk ekonomisine
fayda sağlayacaktır.