AVRUPA'DAN
GÜRAY ÖZ
Avrupa Birliği'nin 'Takıyye'si
Arada bir AB sevdalılarının hoşuna gitmeyen demeçler
verdiği için ''önemli bir adam değildir'' diye
küçümsenen Günter Verheugen , aslında önemli adamdır. AB
Komisyonu'nun, yani yürütme organının Genişlemeden Sorumlu
Komiseri, yani bakanıdır. O bir şey söylüyorsa, biliyor da
söylüyordur. Verheugen'in Türklerin bulunmadığını sandığı
bir ortamda konuşmanın rahatlığı içinde söylediği sözler,
bilinen bazı gerçekleri bilmek istemeyenlere gösterdi.
Verheugen yalanlamaya kalksa da Berlin'deki Hürriyet
muhabiri arkadaşımız Murat Tosun, işini sağlam tutmuş, bu
ilginç açıklamayı banda almıştı.
Sonuçta AB Komiseri'nin Türkiye'nin tam üyeliğine
inanmadığı, onun yerine farklı bir yol bulunmasının iyi
olacağını düşündüğü, aslında Türklerin de tam üyeliğin
gerçekleşmeyeceğini bildiklerini söylediği ortaya çıktı.
Bu konuşma tartışıldı, yorumlandı. Öven oldu, söven oldu.
''Memurun tekidir, ciddiye almaya gerek yoktur''
diyen oldu.
Bana ise önemli olan bir nokta gözden kaçtı gibi geldi.
Verheugen, ''Türkler, 'İhtiyacımız var, bize bu
perspektifi sunmalısınız' diyorlar. Çünkü aksi takdirde
tüm bu reformları yapamazlar. Çünkü Türkiye'de bu
reformlar sadece arkasında tam üyelik (perspektifi) olursa
gerçekleştirilebilir'' dedi.
Sır buradadır. Büyük takıyyenin sırrı, esrarı işte bu
cümlededir.
****
Türkiye'de Avrupa Birliği konusunda farklı görüşler,
farklı yaklaşımlar var. Ara tonları ihmal ederek bir tablo
çizmeye çalışalım.
Bir grup, AB'nin bir uygarlık projesi olduğuna inanır.
''Ne yapıp ne edip bu uygarlık projesine dahil
olmalıyız, bunun için her şeyi yapmalıyız'' der. Bu
grubun AB konusu dışında savunduğu görüşler de bu arzuyla
bütünleşir. Serbest piyasacı, kapitalizmin ebediliğine
inanmış, iman etmiş, küreselleşmenin nimetlerinden
yararlanmanın başka bir yolu olmadığını düşünen,
genellikle ikinci cumhuriyetçi bir takım oluşturur bu
arkadaşlar. ''Neoliberal küreselleşmeci''
diyebiliriz onlara. Çoğunluğu soldan devşirmedir,
hayatlarının bir döneminde solculuk yapmışlıkları vardır.
İkinci grup, AB'ye kuşkuyla yaklaşır. Parçalı, uzlaşmaz
kesimlerden oluşan bu grupta, şoven ulusçu, yurtsever,
Atatürkçü, ulusal devletçi, sosyalist, komünist eğilimler
yer alır. AB karşıtlarının nedenleri farklıdır. Örneğin
komünistler, sosyalistler, bir kısım Atatürkçüler AB'yi
uluslararası kapitalist kamplaşmanın bir oluşumu olarak
görürler. AB bir uygarlık projesi değil, serbest piyasacı
Avrupa'nın, ''Avrupa Birleşik Devletleri''
perspektifli bir güç yaratma projesidir onlara göre.
Türkiye'nin böyle bir proje içinde yer alması, Türkiye ve
emekçi sınıflar açısından zararlıdır. Türkiye'nin
geleceğine ambargo konulması demektir. Onlar Türkiye'nin
demokratikleşmek, reformlar yapmak için AB'ye değil,
öncelikle iç dinamiklere ihtiyacı olduğunu düşünürler.
Üçüncü takım, takıyyeci politik İslam takımı ya da yeni
adlarıyla ''Muhafazakâr Demokrat'' lardır. Bunlar
AB perspektifi ile, önlerindeki engelleri
temizleyebileceklerine, etkisizleştirebileceklerine
inanırlar. Bu bahane ile imam hatip mezunları, vali,
kaymakam, müdür, genel müdür olabilecek, askerler tecrit
edilebilecek, eğitim ele geçirilebilecektir. Şu anda
iktidardadırlar ve ikinci cumhuriyetçi takımla birlikte
hareket etmektedirler.
****
Verheugen'in sözleri işte bu takıyyeci takımla, AB'nin
''takıyyeci'' takımını buluşturmaktadır.
Türkiye'nin muhafazakâr demokratları, girmek istermiş gibi
yapıp ''kazançları'' için el ovuşturarak ''Eh ne
yapalım, bizi almıyorlar, biz de kendi gönlümüze göre bir
dünya buluruz elbet'' diyebileceklerini düşünmekte, AB
ise ''Alır gibi yapalım da, şu 'reformlar'
gerçekleşsin, Kemalizm gibi ayrık otları temizlensin,
Türkiye ortak üyemiz değil, ama söz dinler müttefikimiz
haline gelsin, Avrupa ordusuna güç katsın'' hesabını
yapmaktadır.
Biliyorum, şemalar ara renkleri hesaba katmaz. Bu
nedenle de hep eksik kalır ve bazen de yanlış sonuçlara
götürür bizi. Özür diliyorum ara renklerdeki iyi niyetli
arkadaşlardan. Ama onlar da hak vermeli, bu kez
takıyyeciler resmen buluştu.
Ah, siz kuşkusuz takıyye yapmayan, ya Avrupacı ya
Amerikacı olmak zorunda olduklarını samimiyetle düşünen
ikinci cumhuriyetçileri merak ediyorsunuz. Hiç üzülmeyin.
Onlar çok pişkindirler, iş sarpa sarsa bile, cumhuriyet
için her zaman yeni bir numara bulabilirler.
e-posta:
guray.oz@cumhuriyet.com.tr |